Türkiye önemli bir eşiğe geldi. Uzun süredir kararların yönü, belli bir merkezden şekilleniyordu. Bu, kimi zaman hızlı refleksler kazandırdı, kimi zaman ise kurumların kendi ayakları üzerinde durma yeteneğini zayıflattı. Şimdi soru net: Sonraki adım, nasıl atılacak?
Dünya siyasetinde örnekleri çok. Güçlü liderlerden sonra iki yol vardır: Ya sert kırılmalar yaşanır ya da dengeli bir geçiş sağlanır. Bizim tarihimizde, devlet geleneği genellikle ikinci yolu tercih etti. Nedeni basit: Ani sarsıntılar, hem içeride huzuru hem dışarıda güveni zedeler.
Ama unutmamak gerekir; dengeli geçiş sadece sakinlik değildir. Aynı zamanda yenilenme iradesi ister. Geçmişin birikimini, geleceğin cesur vizyonuyla buluşturacak bir strateji… Eğer bu yapılmazsa, sessizlik sadece bir bekleme odasına dönüşür.
Batı'nın buradan bakınca göreceği şey, istikrar ve öngörülebilirlik fırsatıdır. Bizim içeriden görmemiz gereken ise, bu fırsatın kalıcı bir yenilenmeye dönüşmesi gerektiğidir. Yoksa fırtına diner, gökyüzü açılır… ama hava hiçbir zaman tam olarak temizlenmez.
Çetin Ay
BWA BAŞKANI
İş İnsanı | Siyasi Stratejist