Erzurum
(d.1868 / ö.1952)
Nakşibendiyye tarikatı büyüklerindendir. 1285 (m.1 868) yılında Erzurum ili, Hasankale ilçesinin Kındığı köyünde doğdu. Babası, Hoca Hüseyin Efendi, annesi Seyyide Hatice Hanım'dır. İlk tahsilini babasından aldı. Sonra Erzurum'da bulunan âlimlerden derslerini sürdürdü. 1890 yılında babasıyla birlikte Bitlis'e giderek Muhammed Küfrevî Hazretleri'ne talebe oldu. Bu andan itibaren manevî ilimlerde ilerlemeye başladı.
Oradaki bir hatırasını kendisi şöyle anlatıyor: "Bir gün sohbetten sonra Hazret-i Pir dışarıya çıkmıştı. Ben de kendimde olmaksızın kapıya yöneldim. Odadan dışarı çıktığımda Hazret-i Pir’i bir kolunda büyük oğlu Şeyh Abdülhâdi, diğer kolunda Şeyh Abdülbâki Hazretleri olduğu halde sofada ayakta bekler gördüm. Eliyle yaklaşmamı emretti. Yanına vardığımda mübarek ellerini şakaklarıma koyup öyle bir nazar ettiler ki, başım Arş'a değdi sandım." Muhammed Lütfi Efendi, bu nazarla bilinmeyen, anlaşılmayan derecelere kavuştu.
Ertesi sabah Pir-i Küfrevî Hazretleri kendisini halife seçtiğini ve halkı irşada memur ettiğini bildirdi. Böylece icazetini aldıktan sonra bir müddet daha Hasankale'nin Sivaslı Camii'nde imamlık yapmaya devam etti. Sonra tayini Erzurum'un Dinarkom köyüne çıktı. Burada iken Rusların doğuda Van, Muş ve Bitlis'i ele geçirmeleri üzerine Erzurum'a geldi. Rus istilasının devam etmeği ile Tervan'ın Yavi köyüne gitti. Burada bir taraftan imamlık yaparken, diğer taraftan gönlüne girdiği herkesi Rus zalimlerine karşı silahlandırdı. 1917 yılında Rusya'da Bolşevik ihtilalinin vuku bulmasından sonra Ruslar, Osmanlı topraklarından çekilirken, silahlarını Ermenilere vererek onları masum ve savunmasız Türkler üzerine kışkırttılar.
Ermenilerin hedefi. Doğu Anadolu'yu da içine alan büyük Ermenistan devletini kurmaktı. Bunun için Türk ve Müslüman olan halkın bölgeyi terk etmesini istiyorlardı. Bu gayelerini tahakkuk ettirmek üzere görülmemiş bir kıyım ve imha hareketine başladılar. Beşikteki bebeklere ve yatalak hastalara varıncaya kadar öldürdüler. Bazılarını cami, ev ve ahırlara doldurarak canlı canlı ateşe verdiler. Bu mezalim doğudan batıya doğru büyük bir göç dalgasının başlamasına sebep oldu. Ermenilerin bu insanlık dışı fiillerine karşı, Muhammed Lütfi Efendi Hazretleri, Yavi ve komşu köylerden topladığı altmış kişilik bir müfrezeyle harekete geçti. Önce Oyuklu köyü yakınında Rusların karargâh deposu olan ve Ermenilerin elinde bulunan bir silah deposunu bastı. Bu silah ve malzemeleri Haydan Boğazı'ndaki Zergide köyünde bulunan Türk ordusuna ulaştırdı. 12 Mart 1918 yılında Türk ordusu ile birlikte Erzurum'a girdi. Ancak aynı gün Hasankale müftülüğü teklif edildiyse de kabul etmedi.
Bu sırada Alvar köyü halkının ısrarlı istekleri üzerine oraya yerleşti. Bundan sonra halk arasında "Alvar İmamı" ve "Efe Hazretleri" unvanıyla tanındı. Bir Nakşibendî Halidî şeyhi olarak 1939 yılına kadar bu köyde, bu tarihten sonra da Erzurum'da halkı irşad ile meşgul oldu. 1947, 1949 ve 1950 olmak üzere üç defa hacca gitti. 12 Mart 1952 yılında vefat etti. Cenazesi Alvar köyüne götürülerek oraya defnedildi.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.