Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Mersin depremin komplikasyonlarının en yoğun yaşandığı yer. Ya afet bölgesine dâhil edilmeli ya da farklı bir statü verilebilir” dedi.
MERSİN (İGFA) - Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Tele 1 ekranlarında ‘Şimdiki Zaman’ programının konuğu oldu. Programda, deprem sonrası Mersin’de yaşananları aktaran Başkan Seçer, yaşanan felaket sonrası özellikle Mersin’in yoğun bir göç ile karşı karşıya kaldığını belirterek, “Dün itibariyle minimum 250 bin yurttaş Mersin’e giriş yaptı. Sığınmacı da var, Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan hemşerilerimiz de var ama toplam minimum 250 bin vatandaşın Mersin'e girdiğini tahmin ediyorum” dedi.
“En az 400 bin kişi yerleşmek üzere Mersin’e gelecek”
Başkan Seçer, depremzede vatandaşların yanı sıra yoğun bir sığınmacı göçü ile de karşı karşıya kaldıklarını ve bu durumun Mersin’in geleceği açısından sorunlar ortaya koyabileceğini ifade etti. Mersin’de kayıtlı ve kayıtlı olmayan 400 bin sığınmacının yaşadığını söyleyen Başkan Seçer, “Mersin'in yerli nüfusu 1 milyon 900 bin. Sığınmacı nüfusuyla 2,3 milyon. Ben eminim ki depremden dolayı bizim vatandaşlarımız, yaklaşık 400 bin kişi Mersin'e yerleşmek üzere deprem bölgesinden gelecekler, bizim hemşerimiz olacaklar, burada yaşayacaklar. Onları da üzerine koyarsanız 2.7 milyona çıkacak Mersin’in nüfusu. Ben şu anda 1.9 milyon insana göre merkezi yönetimden, genel bütçe gelirleri payından, İller Bankası payından bir de öz gelirlerimden sağladığım kaynaklarla 2.3 milyon insana hizmet götürüyorum. Böyle baktığınız zaman ortada bir sorun var, bir yük var” dedi.
“Bu sorunu getirip 2-3 ilin üzerine yığmayın”
Bu sorunun özellikle Mersin’in üzerine yıkıldığına dikkat çeken Başkan Seçer, “Deprem bölgesinde depremden etkilenen kendi vatandaşlarımız da var sığınmacılar da var. Sığınmacılar da insan, bunun insani boyutu var asla bu konuda olumsuz bir değerlendirme yapamam. Ama siz bu sorunu getirip 2-3 ilin üzerine yığmayın. Bu sığınmacıları siz Orta Anadolu'ya da götürebilirsiniz ama Orta Anadolu'daki illerin idarecileri, valilikleri kabul etmiyor bunları. Zaten Mersin üzerinde bir yük var. Bir de bunun üstüne neden, hangi hakla hizmet ederek getiriyorsunuz? Ben bu kentte her iki kişiden birinin oyunu almış bir Belediye Başkanıyım. Siz bu nüfus hareketlerini düzenlerken, Mersin'in demografisi ile ilgili bir tasarrufta bulunurken, Merkezi Yönetim olarak o kentin Belediye Başkanıyla ilgili bir değerlendirme yapıp, oturup beraber bir konuşup bu durumu anlatmaz mısınız?” ifadelerini kullandı.
“Yerel yönetimlerde siyasi ayrım beni rahatsız ediyor”
Son zamanlarda siyasetin en önemli konularından birisinin yaşanan siyasi gerginlikler ve bölünmüşlükler olduğuna da dikkat çeken Başkan Seçer şunları kaydetti: “Yerel yönetimlerde ‘Senin belediyen, benim belediyem. Cumhur İttifakı’nın Belediyesi ya da CHP'li Belediyelerin Millet İttifakı’nın belediyeleri’. Bu ayrım bizi geleceğe dair sorunları konuşamama gibi bir duruma sokuyor ve bu beni rahatsız ediyor. Bunun günahını 5-10 sene sonra bu kent çeker. Ben belki yönetici olurum bu yükü ben kaldırmak zorunda kalırım, bu sorunlarla da ben boğuşmak zorunda kalırım. Ben gitsem dahi devlette devamlılık esastır, benden sonra gelecek yönetici bu yükü çekecek. Ben buna işaret etmek istiyorum.”
“Mersin Afet Bölgesi’ne dahil edilmeli ya da destek kapsamına alınmalı”
Görev süresi boyunca hiçbir ayrım veya ötekileştirme yapmadığının altını çizen Başkan Seçer, “Bu kentte 400 bin sığınmacı var. Benim söylemlerim de en ufak bir ayrımcılık, ötekileştirme gibi bir beyanatım olmamıştır. Hizmetlerimde de fiiliyatta da bir uygulama olmamıştır. Ben Sosyal Demokrat bir insanım. Benim dünya görüşüm belli. Zaten ben insanları kategorize edemem ama ortada bir gerçeği de cesurca dile getirmem gerekiyordu. Ben de bunu yaptım” dedi.
Mersin’in üzerine düşen bu yükü kaldırabilmesi için kente bir imtiyaz tanınması gerektiğine işaret eden Başkan Seçer, “Mersin bir tahribat, bir yıkıntı yaşamadı ama depremin komplikasyonlarının en yoğun yaşandığı yer. Buraya alacağımız göç bize büyük yatırımlar, finansman kaynakları gerektirecek. Ya afet bölgesine dâhil edilmeli ya da farklı bir statü verilebilir. Mersin gibi yoğun göç alan yerlere farklı bir statü adı altında bir değerlendirme yapılabilir, bir destek, teşvik kapsamına alınması gerekir diye düşünüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
“Nükleer santralin geleceği açısından da deprem tehlikesi içerdiğini söyleyebilirim”
Depremin ardından endişelere sebebiyet veren Akkuyu Nükleer Santrali konusunda da değinen Başkan Seçer, olası bir depremde santralin yaratabileceği tehlikelerle ilgili konuşarak, “Ben parlamentoda olduğum, nükleer santralin bir uluslararası anlaşmayla kabul edildiği dönemde ret oy veren bir Milletvekiliyim. Çok ciddi sarsıntı geçirdik. Ben o saatlerde de uyumuyordum, 1,5 dakika süren bir deprem düşünün. Yani 15-20 saniye daha bu şiddetle Mersin'de uzasaydı süre, zaten sürenin uzunluğu demek depremin şiddetinin artması demek. Bu anlamda da burada yıkıntılar olabilirdi. Nükleer santralin geleceği açısından da sismik tehlike yani deprem tehlikesi içerdiğini de açıkçası söyleyebilirim” ifadelerine yer verdi.
ulusalbasinajansi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılaı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre Ulusal Basın Ajansı'.com'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz