Çağımızın önemli sağlık problemlerinden biri olarak tanımlanan ‘fibromiyalji’ dünya nüfusunun yüzde 4'ünü etkileyecek kadar yaygın görülen bir hastalık. Yorgunluk, uyku bozukluğu, hafıza ve duygu durum sorunlarının eşlik ettiği yaygın kas-iskelet sistemi ağrısıyla yaşam kalitesini oldukça düşürebiliyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 100 bin kişiye ‘fibromiyalji’ tanısı konuyor ve hastalığın tanınmasıyla bu rakamın her yıl artacağı düşünülüyor. Birçok belirtiyle seyredebilmesi ve çoğu hastalıkları taklit edebiliyor olması nedeniyle tanı konulması ise 10 yılı bulabiliyor.
Covid-19 pandemi sürecinde fibromiyalji teşhis edilen erkeklerin sayısında artış yaşandığını belirten Doç. Dr. Emrullah Hayta, şöyle devam ediyor: “Bu artışın, pandemi koşullarında belirginleşen gelecek kaygısı, evde ergonomik olmayan koşullarda çalışmak zorunda kalmak, hareketsizlik ve stres gibi nedenlerden kaynaklandığı düşünüyoruz. Tedavi olmayan ya da tanı konulamayan erkek hastalar günlük iş hayatlarında ve sosyal çevrelerinde oldukça zorlanabiliyor. Öyle ki iş yerindeki verim ve performans yüzde 50 gibi ciddi oranda azalabiliyor.”
Kadınlarda yaygın ağrı, erkeklerde depresyon
Kaslarda ve yumuşak dokularda gelişen ‘ağrı’ en sık görülen belirti olsa da, fibromiyalji hastalarında birçok vücut sistemine ait bulgular gelişebiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Hayta fibromiyalji semptomlarının erkeklerde kadınlara göre biraz farklılık gösterdiğini belirterek, bu belirtileri şöyle sıralıyor: “Kadınlarda yaygın ağrı, yorgunluk, sabahları dinlenmemiş olarak uyanmak, stresli ruh hali ve unutkanlık gibi belirtiler ön planda oluyor. Erkeklerde ise en sık depresyon, anksiyete, omurga ağrısı, yorgunluk ile uyku bozukluğu şikayetleriyle karşılaşıyoruz. Erkeklerde omurga ağrısının bir nedeni olarak fibromiyaljinin akla gelmemesi ise malesef bu hastalarda başarısız omurga cerrahisine neden olabiliyor”
Stres altındaysanız, dikkat!
Fibromiyalji, beyin ile omuriliğin ağrılı ve ağrısız sinyalleri işleme yeteneğinde bozulma sonucu oluşuyor. Ağrılı ve ağrısız uyarana karşı artmış olan duyarlılığın nedeni bugün tam bilinmese de, hangi bireylerin fibromiyalji için risk altında oldukları tahmin edilebiliyor. Örneğin ailesinde fibromiyalji öyküsü olanlarda, sık sık viral enfeksiyon geçirenlerde, fiziksel ya da duygusal travma yaşayanlarda, hassas ve mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip stresli kişilerde fibromiyalji daha sık görülüyor.
Tedavi şikayetleri hafifletiyor
Fibromiyaljinin günümüzde bilinen kesin bir tedavisi yok. Kronik bir hastalık olduğu ve pek çok alanda şikayete yol açtığı için fibromiyalji hastalarında tedavi planlaması yapılırken multidisipliner bir yaklaşıma ihtiyaç duyuluyor. Stresle baş etme yöntemleri, uyku hijyeni, doğru beslenme, bilişsel terapi, kronik ağrıya yönelik ilaçlar, fizik tedavi, yaşam kalitesini artırmaya yönelik egzersizler ile alternatif tıp uygulamaları (akupunktur, masaj, spa terapisi, yoga, meditasyon) fibromiyaljinin tedavi yöntemlerini oluşturuyor. Fibromiyalji tedavisinde sadece ilaç kullanımı, beslenme alışkanlığında değişiklik yapılması ya da alternatif tıp yöntemleri gibi farklı yaklaşımlardan faydalanmak bulguların hafiflemesi için yeterli olmayabiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Hayta tedavinin hastaların şikayetlerine veya hakim olan semptomlarına göre planlandığını belirterek, “Fibromiyaljide birçok tedavi yöntemini başlangıçta beraber kullanıp, ilerleyen zamanda hakim olan semptoma göre çeşitli yöntemleri ekleyerek ya da çıkararak bu hastalığın bulgularını büyük ölçüde giderebiliyoruz” diyor.
Akdeniz tipi beslenin
Doç. Dr. Emrullah Hayta fibromiyalji hastalarına yönelik ideal bir beslenme tipinin ve hastalığa özgü bir diyetin olmadığını belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Aşırı kilo ve bazı yağlar sinir hücrelerinde doğrudan veya dolaylı olarak oksidatif stres oluşturarak ağrı eşiğini düşürebiliyor. Kilo kaybına yönelik diyetler, Akdeniz tipi beslenme, C, D ve E vitamini, beta-karoten gibi antioksidan yiyecekleri tercih etmek gibi yaklaşımlar fibromyalji hastalarında doğru beslenmeye yönelik adımlar olarak sayılabilir. Akdeniz tipi beslenen hastalarda tedaviye daha kolay yanıt alındığını hatırlatan Doç. Dr. Emrullah Hayta, bununla birlikte kafein ve alkol tüketiminin sınırlandırılmasının fibromiyalji semptomlarında azalmaya yardımcı olabildiğini söylüyor. Aspartam, mısır şurubu ve monosodyum glutamat katkılı yiyecekler ile araşidonik asit içeren besinler, yumurta sarısı ve et ise ağrı eşiğini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Dolayısıyla bu tür yiyeceklerden kaçınmak yararlı olabiliyor.
ulusalbasinajansi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılaı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre Ulusal Basın Ajansı'.com'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz