Tarih: 01.04.2022 09:12

OTİZMİN FARKINDAYIZ!

Facebook Twitter Linked-in

   2 Nisan Otizm Farkındalık Günü vesilesiyle Eskişehir de bir Özel Eğitim Anaokulunda görev yapan  Özel Eğitim Öğretmeni Serkan CAN  ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Serkan CAN 11 yıllık bir özel eğitim öğretmeni. Serkan CAN : “ Özel çocuklarımız sadece  ahiret hayatının  değil, bu dünyanın da melekleridir.”   

 

Otizm ile ilgili kısa bir bilgi alabilir miyiz sizden?

    Otizm Spektrum Bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında başlayan ve hayat boyu devam eden, kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması, sınırlı ve tekrarlayan davranış kalıplarını da içeren şeklinde ifade edebileceğimiz nöro-gelişimsel bir farklılıktır. Günümüzde Otizmin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik veya çevresel faktörlerin yanı sıra  beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Erkeklerde, kızlara oranla daha fazla görülür.

    

 

Allah tarafından yeryüzüne gönderilen melekler olarak görebiliriz aslında özel çocuklarımızı. Bunun için neler söyleyebilirsiniz?

Özel çocuklarımız sadece bu hayatın değil, ahiret hayatının da melekleridir. Biliyorsunuz yüce dinimiz İslam insanları fiziki yapılarına, renklerine, ırklarına, cinsiyetlerine, sağlam veya engelli oluşlarına göre ayırmaz. İnsanı Allah’ın yarattığı bir varlık olarak görür ve yaratılanlara Yaradan’dan ötürü değer verir. Her toplumda olduğu gibi Peygamber Efendimiz(s.a.v) döneminde de engelli bireylerin ve engelli sahabelerin olduğunu görüyoruz. Bunlardan en bilindik olanı, görme engelli Abdullah bin Ümmi Mektum(r.a)’dur. Peygamber Efendimiz onu müezzin olarak tayin etmiş ve o kutsal makamını 13 kere kendisine emanet etmiştir. Muaz bin Cebel(r.a), bedensel engelli bir sahabeydi. Peygamberimiz(s.a.v) onu, Yemen’e vali tayin etmiştir. Örnekleri çoğaltabiliriz. Savaşlarda engelli olan sahabeler toplumdan soyutlanmamış, yapabileceği işler ölçüsünde topluma hizmet etme fırsatı verilmiştir. Buradan şunu anlıyoruz ki dinimiz engellilere muamelede kişiye ve engeline değil, kalbe, akla ve liyakate önem vermiştir. Günümüzde de engelli bireylere liyakatleri ölçüsünde topluma hizmet etme fırsatı verebilmeliyiz.

Eğitim açısından Otizmli çocuklarımız için neler yapılabilir?

Burada eğitime başlama yaşı çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bunun için de erken teşhis çok önemli. Eğer çocuğumuz;

Otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir. Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun ve sürekli olarak eğitim alan çocuklarda gelişim sağlanabilmekte ve büyük ilerleme kaydedilmektedir. Verilen eğitimlerin çocukların bireysel ve gelişimsel özelliklerine uygun olası gerekmektedir. Birebir ve grup eğitimi şeklinde, özel bir müfredatla ilerlenmelidir. Ayrıca kullanılan yöntem ve tekniklerin bilimsel temelli olmasına ve uzman kişiler tarafından uygulanmasına özellikle dikkat edilmelidir.

Özellikle bu çocuklarımızın ailelerine neler önerirsiniz?

Tanı konulduktan sonra ailelere büyük görev düşmektedir. Çocuklarına otizm tanısı konulan aileler büyük üzüntü yaşayabilir, bu durumdan ruhsal olarak etkilenebilirler. Bu sebeple Otizmli çocuğu olan ailelere önerileri şöyle sıralayabilirim:


 



 

Bir birey olarak değerlendirdiğimizde özel çocukları topluma nasıl kazandırabiliriz ve onlar için neler yapabiliriz?

Özel çocukları hayata ve topluma kazandırmaya, bireyin kabulü ve tüm özellikleri ile koşulsuz onaylanması ile başlamalıyız. Çünkü bireyin kabulünde yaşanılan inkâr ve kabullenememe, tekrar kazanılması mümkün olmayan kritik zamanı kaybetmekle sonuçlanabiliyor. Eğitim bu noktada çok önemlidir. Bunun yanı sıra engelli bireylere yönelik yapılan çalışmalar, sadece engelli bireyleri ve ailelerini değil toplumun her kesiminden bireyleri yakından ilgilendirdiği için toplumdaki her bireyin engellilere yönelik farkındalığını arttırmak büyük önem arz etmektedir. Bu anlamda gerek kamu kurumlarının, gerek sivil toplum kuruluşlarının, gerekse bireysel olarak tüm vatandaşların engelli bireylerin bu gayretine destek olmaları, çalışmalarına ortak olmaları ve hayatlarını kolaylaştırmaları hem vicdani hem de sosyal bir sorumluluktur. Hepimizin birer engelli adayı olduğunu varsayarsak, daha ulaşılabilir bir toplum olmak için herkes gayret göstermelidir çünkü hayatı paylaşmaya engel yok.

 


Serkan Can Özel Eğitim Öğretmeni

Editör Rümeysa Betül Doğan




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —