Trabzon’a en son 2012 yılında yapılan MHP Büyük Kurultayı öncesi Koray Aydın’ın “Gidin bir dolaşın bakalım durum nasıl.?” sorusuna cevap bulmak adına Nusret Acur ve İsmail Nazlı ile birlikte gitmiştik ancak yanımızda bölgeyi iyi tanıyan biri olmayıp programda Rize ve Artvin seyahatleri de olunca Trabzon’u ancak el yordamı ile dolaşmış ve işin doğrusu Trabzon’u yeterince tanıyamamıştık.
23 Haziran Çarşamba günü ROTASIZLAR Gezi ekibi olarak Yüksel Ercan-Nusret Acur-Birol Elüstü-Burak Aytaş-Hayati Bayram ve Şevket Sayıcı ile iki günlük Trabzon seyahatine başlamak üzere Sabiha Gökçen Havaalanı’nda buluştuk.
Aslında gezide Şanbaz Yıldız ile Burak Uluköylü’de olacaktı, Normal şartlarda her ikisi ile sohbet ettiğinizde “Evde benim dediğim olur, Nereye gideceğime kimse karışamaz, Biz size benzemeyiz, evde kimseye hesap vermeyiz ” ile başlayan ve nerede biteceği olmayan sohbetlerin dibine vuran Şanbaz Yıldız ile Burak Uluköylü’yü dinlerken “Yav he he” diye karşılık verdiğimizden hava alanında kendilerini göremeyince Nusret Acur’a “Nerede kaldı bunlar , uçak saati geliyor” diye sorup “Abi senin tahmin ettiğin gibi ikisine de yenge hanımlardan izin çıkmadı” cevabını alınca kendi kendimize “Malumun ilamı” demek zorunda kaldık.
Tam uçağa binmek için kontrol noktasına giderken Burak Aytaş “Abi ben de gelemiyorum” dedi. “Galiba sana da evden izin çıkmadı” dediğimizde “Yok abi ben onlar gibi değilim evde çocuğun ateşi çıkmış, geri döneyim çocuğu doktora göreyim saat 12.00’de uçak var onunla geleceğim” deyince hava alanında 3 fire vererek Trabzon yolculuğuna başladık.
Uçak havalandıktan yaklaşıl bir saat sonra kabin görevlisinin “aranızda Doktor varsa lütfen uçağın arka tarafına gelsin, rahatsızlanan bir yolcumuz var” anonsu geldi, kendisi de bir sağlıkçı olan Şevket Sayıcı saniyeler içerisinde müdahale için arka tarafında gittikten birkaç dakika sonra “Yedi yaşında bir kız çocuğumuz sara nöbeti geçiriyor, kabin ekibi ile birlikte ilk müdahaleyi yaptık ancak kısa bir zaman içerisinde nöbet geçiren kızımızın bir sağlık kuruluşuna gitmesi lazım” şeklinde acıkma yaptıktan kısa bir zaman sonra uçağımız içerisinde sağlık görevlilerinin bulunduğu bir Ambülansın beklediği Esenboğa hava alanına “mecburi iniş” yaptı, nöbet geçiren kızımızı ve yakınlarını sağlık ekiplerine teslim ettikten ve 165 yolcunun ilk müdahaleyi yapan Şevket Sayıcı ‘yı alkışlamalarından sonra tekrar havalandık ve gecikmeli de olsa Trabzon’a indik.
Trabzon hava alanında Hayati Bayram ve Nusret Acur tarafından daha önce kiralanan ve yolculuk yaptığımız zaman zarfında kullanacağımız Minibüsün direksiyonuna Hayati Bayram geçince hep birlikte “Merhaba Trabzon” dediğimiz hatırlıyoruz.
Trabzon’un Arsin ilçesindeki Arsen Otel’e ulaşıp eşyalarımızı bıraktıktan sonra süratle dillere destan Pidelerin yapıldığı Bozo Pidecisinde muhteşem kavurmalı, kıymalı, peynirli pideleri büyük bir keyifle mideye indirmeye başlayınca yorgunluktan kapanmaya başlayan gözlerimizin bir anda açıldığını fark ettik.
Yemek sonrası Hayati Bayram’ın Of ilçesinde yaşayan annesinin yanına gittik, annemiz koltuğu öyle bir muhteşem yere konuşlandırmış ki değme mimarlar gelse yeri öyle ayarlayamaz, yukarıda başı dumanlı dağ, az aşağıya geliyorsunuz yemyeşil çay bahçesi, meyve ağaçları, daha aşağıda karayolu ve deniz.
“İnsan böyle bir yerde aylarca oturabilir” diye düşündük, 89 yaşında ve son derece dinç annemiz ile sohbet ederken anladık ki “herkes yaşadığı yere ait”.
Annemiz ile vedalaştıktan sonra Çaykara ilçesine doğru yola çıktık, Çaykara çarşıda nefis demli çayları içtikten ve birer sütlaç yedikten sonra aradan yıllar geçse de unutamayacağımız Sultan Murat yaylasına doğru yola çıktık.
Uzun bir tırmanıştan sonra daha fazla yukarıya çıkamayacağımız ve “Elimizi uzatsak bulutları tutacak” yakınlıkta bir yerde durduk, araçtan indik, hava mis çok ince ince yağan ve Anadolu’da “ahmak ıslatan” denilen bir yağmur var, hava muhteşem, tabiat muhteşem, çevre yemyeşil, Dağların başı dumanlı, işte böyle bir yerde nerede ise yarım saat boyunca “bir daha böyle tabiat güzelliği ile karşılaşıp karşılaşmayacağımızı Allah bilir” diyerek ıslanacağımız kadar ıslandık.
Havanın nerede ise kararmaya başladığı anlarda tekrar hareket ettik bir müddet aşağıya doğru indikten kısa bir süre sonra yeniden tırmanmaya başladık, “Yahu burası nasıl bir coğrafya burada yaşayanlar muhtemelen günün epey bir zamanını bu zor ve engebeli araziye tırmanmakla geçiriyorlar “diye konuşmaya başlamıştık ki Hayati Bayram “acele etme bak daha ne güzellikler göreceksin” verdi.
Epey bir yol kat ettikten ve tek tük yapıların bile kalmadığı bir yükseklikte Sürmene Zahra Restaurant’ı görünce “Sen pekmezi güzel yap, sinek Bağdat’tan gelir” ifadesini hatırladık, “Yahu buraya kim çıkıyor, müşteri geliyormu.?” diye sorduğumuzda görevliler “Valla 25 yıldır buradayız” cevabını verince vaziyeti anlamış olduk.
Yaklaşık dört saat süren yemek süresinde orada tanıdığımız Mustafa Şen ile Şevket Sayıcı’nın sohbetleri sayesinde zamanın nasıl geçtiğini de inanın anlayamadık, muhteşem bir havada Karadeniz’in tadına doyum olmayan yemeklerinin belli bir kısmını masada bırakmak zorunda kalsak ta vakit hayli ilerlemiş oldu8ndan konakladığımız Arsen Otele geri döndük ve bebekler gibi (en azından biz) uyuduk.
Sabah kahvaltısından sonra “Trabzon ziyaretini gerçekleştirmek için kente gelen İYİ Parti Genel başkanı Meral Akşener’i Trabzon nasıl karşılayacak.?” sorusuna cevap bulabilmek adına Trabzon hava alanına gitmeye karar verdik ancak hava alanına kilometreler kala bu işin öyle kolay olmayacağının farkına vardık, zira insan seli halindeki yollara düşmüş bir kitle, oraya ulaşmaya çalışanları coşturan davul zurna ekibi, bir biri ardına patlatılan havai fişeklerin ortaya çıkardığı renk cümbüşü dolayısı ile hava alanına yaklaşmakta epey bir güçlük çektiğimizi hatırlıyoruz.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte Yomra-Akçaabat ve Ortahisar ilçelerini dolaştık, Her taraf mahşer yeri “iğne atsanız yere düşmeyecek” misali müthiş bir coşku hakim.
Dinlenme vakti gelince “Trabzon’a gelipte Sütlaç yemeden olmaz” ifadesini gerçeğe dönüştürmek için yola çıktık o ara söz verdiği gibi bulduğu ilk uçakla Trabzon’a gelen Burak Aytaş’ı da yeniden kafileye dahil ederek Hamsiköy’e doğru yola çıktık.
Hamsiköy’deki sütlaçların tadına iyiden iyiye bakmaya başlamıştık ki ekipten “Gümüşhane Torul’da Karaca mağaraları varmış, hazır buralara kadar geldik, biraz daha ilerleyip Karaca mağarasını görelim” teklifi gelince aracın yönünü karaca mağaralarının bulunduğu Gümüşhane’nin Torul ilçesine doğru çevirdik.
Yola çıktığımızda bizi sosyal medyadan takip eden Adil Gülez “ Hazır bu kadar yaklaşmışken Gümüşhaneyi de ziyaret edin, döneri çok güzeldir” şeklinde “talihsiz” bir tavsiyede bulunurken “kendisine sevgili başkanım sabahtan beri yüzlerce arkadaşımız şuraya giden yemeği burada yiyin, çayı burada için diye tavsiyede bulunuyor ama “hesabı ben ödeyeceğim” diyen bir Allah kulu yok, tamda senden böyle bir teklif bekliyorduk döneri nerede ısmarlayacağını söyle” diye “an bu andır” diyerek öldürücü darbeyi vurmakta geç kalmadık.
Biz muhteşem Karaca Mağarasını tam tekmil ziyaret edip çıkmıştı ki Adil Gülez’in talimatı ile Gümüşhane Lezzet lokantasında harika dönerin bizi beklediği haberini aldık, Kısa bir yolculuktan sonra masada tadına doyum olmaz döneri, lahana sarmasını, nohutlu bulgur pilavını tam istediğimiz gibi hazırlanmış cacığı görünce “Allahım sana geliyoruz” diye kaşıkları sallamaya başladık.
Yemek esnasında bizi telefonla İYİ Partinin Gümüşhane il başkanı sevgili Ali Ateş aradı İYİ Parti Genel başkanı Meral Akşener’in Trabzon ziyareti dolayısı ile geç kaldığını bize Gümüşhane’de kaldığımız zaman zarfında il yönetim kurulu üyesi Metin Ay’ın eşlik edeceğini söylüyordu ki Metin Ay kardeşimizde bulunduğumuz mekana geldi.
Metin Ay kardeşimiz bize Gümüşhane’yi hem anlattı hem gezdirdi, Gümüşhane ilimiz ile özdeşleşen Köme ve pestilleri de de aldıktan sonra Gümüşhane’ye veda edip tekrar Trabzon’a intikal ettik.
Trabzon’a girdiğimiz de dönüş uçağına kısa bir zaman kalmıştı, birer kahve içmek adına forum Trabzon AVM’ye geldik, kahveleri içtik, Hava alanına geldik 2 günlüğüne kiraladığımız minibüsü teslim ettik, yanlış hatırlamıyorsak 21.30 civarında “Güzel ve neşeli insanlar kenti” Trabzon’a veda edip eve ulaşmak adına Sabiha Gökçen hava alnına uçtuk, orada bekleyen araçlar ile evlerimize ulaşarak 2 günlük harika bir seyahati sonlandırdık.
Eğer bu yazıyı okudularsa Şanbaz Yıldız ve Burak Uluköylü muhtemelen dizlerine vurarak bir taraftan “biz neleri kaçırmışız” diye düşünürken bir taraftan da evlerde kimlerin sözlerinin geçtiğini kimlerin sözünün geçmediğini de kamuoyunun gözleri önüne sermiş oldular.
TEŞEKKÜRLER
KINAMA
1.Şerif Aktaş’a.. 2 gün boyunca hiç birimize nefes aldırmadan “Beni almadan nereye gidiyorsunuz.?” diye kafa ütülediği için.!!!!
Yeni bir seyahat ve seyahat yazısı sonrası buluşmak dileği ile…
ulusalbasinajansi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılaı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre Ulusal Basın Ajansı'.com'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz