Osmanlılar, türbe ve camiye medrese, imarethane, tekke ve dergâh eklemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren II. Beyazıt ve Sultan I. Selim tarafından tamir edilen yapılar eklentilerle zenginleştirilir. Kanuni Sultan Süleyman, İran’a yaptığı seferler sırasında Seyitgazi’yi ziyaret eder, külliyeye bazı ilaveler yaptırır. Irak Seferi’ne giderken ordusu Seyitgazi’de konaklar ve Matrakçı Nasuh’a Seyitgazi minyatürü yaptırır. IV. Murat ise Revan Seferi sırasında buraya bir kervansaray yaptırır. Seyitgazi, İstanbul-Bağdat-Hicaz yolunda yer alır ve hac yolculuğuna çıkanların da konaklama noktası olur. Bu durum dinî anlamda Seyitgazi’nin önemini artırır. Külliye, medresesi ile İslami ilimlerin öğretildiği bir merkez, önce Kalenderi dervişlerinin, sonra Bektaşiliğin merkezi hâline gelir.
Rivayet odur ki Hacı Bektaş-ı Veli külliyeyi ziyaret eder ve Orhan Gazi’den burayı imar etmesini ister. Orhan Gazi, bin adet ev halkı oturtarak Seyitgazi’yi büyütür. Bu vesile ile külliye Bektaşilerin önemli bir ziyaretgâhı hâlini alır. Seyyid Battal Gazi; veli, gazi ve seyit sıfatlarıyla her mezhep ve tarikattan bütün Müslümanların oldukça değer verdiği birleştirici bir isim olur.
Seyyid Battal Gazi Külliyesinin Bölümleri
Zikir Odası: Genç dervişlerin bir araya gelip sabaha değin zikrettikleri zikir odasının 1511’de inşa edildiği söylenebilir.
Kırklar Odası: Kırklar Meydanı, adını Hz. Fatıma’nın evinde yapılan geleneksel toplantılarda yer alanlardan alır. Bektaşilerin dinî eğitimi ile bağlantılıdır.
Halife Meydanı: Ayin-i Cem denilen dinî törenlerin yapıldığı yerdir. Burada halifeye ait bir post ve taht bulunur. Tarikatın halifesi oturur ve törenleri idare eder.
Ekmek Evi: Bu bölümde iki fırın vardır. Fırınlar kubbeli odanın doğu tarafına yerleştirilmiştir. Bunun yanında bir ocak, kuzeydeki duvarda da başka bir ocak bulunmaktadır. Ekmek Evi’nin avluya bakan duvarında kırmızı renkli yazmada; “Muhammed, Kutbü’l-arifin Seyyid Battal Gazi, ya Ali, Allah, Muhammed” yazmaktadır. Ekmek Evi'nin sadece kubbeli kısmının altında bodrum vardır. Külliye’nin inşa edildiği tepenin eğimi nedeniyle kuzey tarafındaki birimlerinin altına bodrumlar yapılmış ve bu durum 15'inci ve 16'ncı yüzyıl külliyeleriyle karşılaştırıldığında tektir.
Aşevi (İmaret): Külliyedeki kişilerin yiyecek ihtiyacını karşıladığı gibi, çevredeki yoksul insanların da ihtiyacını gideren aşevinde 8 adet ocak bulmaktadır. Evliya Çelebi, büyük iki ocakta su kaynatıldığını, diğerlerinde ise yemek pişirildiğini gördüğünü yazar. Aşevi kubbe ile örtülüdür. Ocakların bacalarının uzunluğu kubbeyi geçer. Yavuz Sultan Selim döneminde yapıldığı belirtilir.
Bektaşi Dergâhı: Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığı belirtilir.
Çoban Baba Türbesi: Seyyid Battal Gazi’nin mezarını bulan kişi olarak bilinir. Halk arasında Kutluca Baba olarak da adlandırılan, kimliği söylenceler üzerine kurulan Çoban Baba, yine bir söylenceye göre koyunlarının sık sık toplandığı ve mucizevi bir ışık gördüğü yeri Seyyid Battal Gazi’nin mezarı olarak Ümmühan Hatun’a bildirir ve buranın türbe olmasını sağlar.
Semahane (Türbedar Odası): Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde mescit olarak yapılan bu bölümün daha sonra türbedar odası olarak kullanıldığı belirtilir. Türbedarlık o dönemde bir makamdır. Semahane de dervişlerin dinî musiki eşliğinde semah döndükleri yerdir.
Çilehane: Allah’a ulaşma yolunda dünyevi arzulardan uzak, çile ve cefa çekilen gün ışığı ve aydınlıktan mahrum küçük mekândır.
Kaynak: Eskişehir Valiliği.(2014). Eskişehir Rehberi (5.Baskı)
ulusalbasinajansi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılaı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre Ulusal Basın Ajansı'.com'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz