Veteriner Hekim Alkan’dan Şeyh Şamil’in ölüm yıldönümü mesajı

Veteriner Hekim Alkan’dan Şeyh Şamil’in ölüm yıldönümü mesajı

Kafkasya'nın özgürlüğü için verdiği mücadeleden dolayı "Kafkas Kartalı" olarak anılan Şeyh Şamil, vefatının 151. yılında yad edildi.

Veteriner Hekim Ahmet Metin Alkan yayımlamış olduğu mesajında şunları kaydetti: " Kafkas Kartalı olarak tarihe kazınmış Şeyh Şamil gibi eşsiz kahramanın bu coğrafyadaki insanlarımızda ayrı bir yere sahip olduğunu belirtti. Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine yazdıran İmam Şamil 4 Şubat 1871 tarihinde 74 yaşında iken hayatını kaybetmesi nedeniyle 151. Yıldönümünde rahmetle anıyorum."

'KAFKAS KARTALI' ŞEYH ŞAMİL 

 Kuzey Kafkasya halklarının siyasi ve dini önderi Şamil, Dağıstan'ın Gimri köyünde 1797 yılında dünyaya geldi. Doğduğunda dedesi Ali'nin adı verildi. Ancak sürekli hasta olduğundan isim değiştirmenin iyi geleceğine dair geleneksel inancın etkisiyle ailesi adını Şamil olarak değiştirdi.

Şeyh Şamil arkadaşları ile birlikte ilim öğrenmek üzere Irak'a gidip, Türkiye'de 'Mevlana Halid-i Bağdadi' olarak bilinen alim Mevlana Halid-i Şehrezori'den tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf gibi dini ilimler ile edebiyat, tarih ve fen bilgilerini öğrendi. Şehrezori, talebesi Şeyh Şamil'e halifelik de vererek Kafkasya'ya gönderdi.

Rusların, Kafkasya'daki Müslümanları esaret altına almak için uğraştığını gören Şamil, buna karşı koymak amacıyla verilen mücadeleye dahil oldu.

Kuzey Kafkasya Müslümanlarının 18. yüzyılın sonlarında başlattıkları, Ruslar'ın "Müridizm", kendilerinin ise "Gazavat" adını verdikleri direniş hareketi, liderleri İmam Mansur'un ölümünden sonra uzun yıllar lider çıkaramadı.

Nakşibendi-Halidi Şeyhi İsmail Şirvani'ye bağlanarak hilafet aldıktan sonra 1823'te Dağıstan'a dönen Şeyh Şamil'in arkadaşı Molla Muhammed, 1829'da Gazavat hareketinin liderliğine seçildi. Molla Muhammed, Müslüman Kafkasya halklarını Ruslar'a karşı cihada davet eden bir bildiri yayınlayarak harekete geçti. Şeyh Şamil imam ve gazi unvanıyla anılan Molla Muhammed'in en önemli yardımcısı oldu.

Molla Muhammed, 20 Kasım 1832'de Ruslarla yapılan savaşta hayatını kaybederken Şeyh Şamil ağır yaralı olarak kurtuldu.

35 senesini bağımsızlık mücadelesine verdi

Ruslar, bu olaydan sonra Dağıstan'da direniş hareketinin sona erdiğini düşünürken, Molla Muhammed'in yerine imam seçilen Hamza Bey (Hamzat Bek) mücadeleyi sürdürdü. Hamza Bey'in 19 Eylül 1834'te bir suikast sonucunda öldürülmesinin ardından Şamil, Avar uleması ve ileri gelenleri tarafından imam seçildi.

Kafkasya'daki halklar Şamil'i imam seçerek, düzenli bir ordu kurulmasını sağladı. Şeyh Şamil, imam seçildiği 1834'ten 1859 yılına kadar, Çarlık Rusyası’nın askeri gücünün çokluğu ve ellerindeki imkanlara rağmen kurduğu düzenli orduyla uzun süre destansı bir mücadele sürdürdü.

Kafkas Kartalı, 74 yıllık hayatının yaklaşık 35 senesini bağımsızlık mücadelesine verdi. Bu dönemde Şamil, Kafkasya halklarını denetimi altına almak isteyen Ruslara büyük kayıplar verdirdi.

Dağıstan ve Çeçenistan'da hakimiyetini sağlamlaştırdı

Şeyh Şamil, Dağıstan'da kendi varlığını güçlendirmeye çalıştı. Çeçenistan'da yeni bir güç haline gelen Hacı Taşov ve Kibid (Kebed) Muhammed ile bir anlaşma yaparak, Dağıstan ve Çeçenistan'da hakimiyetini sağlamlaştırdı.

Şeyh Şamil, 1842'e girerken Çeçenistan ve Dağıstan'ın tek hakimi oldu. Şamil, 1844 başlarında Kuzey Dağıstan'ın kesin hakimi durumundaydı. Çar I. Nikola, 30 Aralık 1843'te General Neidhardt'a gönderdiği emirnamede Şamil'in bütün ordularının dağıtılmasını istedi. 

Fakat Avaristan'a yönelik Rus askeri harekatı, Şamil'in güçlü savunması karşısında başarılı olamadı. Sonunda General Neidhardt görevinden alındı ve yerine Prens Vorontsov, Kafkas Orduları Başkumandanı ve Kafkas Genel Valisi olarak tayin edildi.

1846'nın Nisan ayında Şeyh Şamil, Kabartay bölgesi üzerinden batıdaki Çerkesler ile birleşerek, Kafkasya'nın birliğini sağlamak amacıyla direniş başlattı. Kısmen başarılı oldu. Kırım Savaşı'nın patlak verdiği 1853'ün ekim ayına kadar, Kafkasya'da genellikle sükunet hakim oldu.

Sultan Abdülmecid'e birlikte mücadele çağrısı yaptı

Şeyh Şamil, Mart 1853'te Sultan Abdülmecid'e bir mektup yazarak, Kafkasya Özgürlük Mücadelesi hakkında bilgiler aktardı. 

Osmanlı Devleti, Ağustos 1853'te, Anadolu ordusu Mareşali Abdülkerim Paşa'ya, muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşında kendilerine yardımda bulunması için bir kişiyi Şeyh Şamil'e göndermesini emretti.

Kırım Savaşı'nın 4 Ekim 1853'te başlaması, Osmanlı Devleti'nin Kafkasya ile daha yakından ilgilenmesini zorunlu hale getirdi. Sultan Abdülmecid 9 Ekim 1853'te Şeyh Şamil'e bir ferman yollayarak, onu Ruslara karşı cihada çağırdı. Bu çağrıya 13 Aralık 1853'te cevap veren Şamil, Tiflis üzerine bir askeri harekata girişilirse Rusların Kafkaslar'dan çıkarılabileceğini bildirdi. Ancak bu teklif Osmanlı Devleti'nce kabul görmedi.

Dağıstan Serdar-ı Ekrem'i unvanını verildi

Osmanlı Devleti, Mayıs 1854'te, Dağıstanlı Halil Bey'in teklifiyle Şeyh Şamil'e Dağıstan Serdar-ı Ekrem'i unvanını verdi. Tiflis'e karşı askeri bir harekat yapılması konusunda ısrarlı olan Şamil, Temmuz 1854’te Gürcistan’ın Kaheti bölgesine girdi. Şeyh Şamil, bütün gayretlerine rağmen Osmanlı ordusunun Tiflis'e doğru hareket etmesini sağlayamadı ve karargahı Dargiye'ye çekildi.

Haziran 1853'ten itibaren yaptığı saldırılarla Güney Kafkasya'daki Rusların seferberlik hazırlıklarını sekteye uğratan Şeyh Şamil'in bu hareketi, 1853'ün Kasım ile Aralık aylarında Kars-Gümrü yönünde cereyan eden muharebelerde Rusların savunmada kalmasında önemli rol oynadı. 

Şeyh Şamil’in kaderini belirleyen en önemli gelişme

30 Mart 1856'da imzalanan Paris Antlaşması'ndan sonra Rusya'nın Prens Baryatinsky'yi yeniden Kafkas Orduları Başkumandanlığına ve Kafkas Genel Valiliği'ne tayin etmesi, Kafkasya ile Şeyh Şamil’in kaderini belirleyen en önemli gelişme oldu.

Prens Baryatinsky, Kafkasya'daki kuvvetlerini beş gruba ayırarak her birinin başına bir kumandan tayin etti. Haziran 1857'de saldırıya geçmeye başlayan Ruslara karşı direniş gösterilmiş olsa da Şeyh Şamil, 6 Eylül 1859'da teslim olmak zorunda kaldı.

Medine'de bulunan Cennetü'l-Baki'ye defnedildi

Kendi isteğiyle 1869'da Kiev'e gönderilen Şeyh Şamil, Rusların izin vermesi üzerine hacca gitmek için 31 Mayıs 1869'da İstanbul'a geldi. Aynı gün sadrazamla görüştü, daha sonra şeyhülislamı ve dahiliye nazırını ziyaret etti. Sultan Abdülaziz tarafından 15 Ağustos 1869'da Dolmabahçe Sarayı'nda kabul edildi.

Şeyh Şamil, İstanbul’da 7 ay kendisine ayrılan köşkte oturdu. Sultan Abdülaziz, Şeyh Şamil'e ve aile fertlerine maaş bağlattı. Hac farizasını yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönmesi beklendiği için Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi.

Sultan Abdülaziz'e 15 Ocak 1870'te bir veda ziyaretinde bulunup, 25 Ocak'ta İstanbul’dan ayrılan Şeyh Şamil, hac görevini ifa etmesinin ardından 4 Şubat 1871'de Medine'de vefat etti. Şeyh Şamil, Medine'de bulunan Cennetü'l-Baki'ye defnedildi.

Bütün Kafkasya'da etkili oldu

Nakşibendi şeyhi olan Şamil, lider (imam) seçildikten sonra güçlü hitabeti, kararlı tutumu, askeri ve siyasi dehasıyla Dağıstan ile bütün Kafkasya'da etkili oldu. Hem idari hem dini bir otorite olarak kabul edildi.

Rusların güçlü orduları karşısında unutulmaz bir mücadele veren Şeyh Şamil'in adı, Rus işgaline karşı direnen Kafkas kavimlerinin hafızasına nakşedildi.

5 evlilik yapan Şeyh Şamil'in 11 çocuğu oldu. Oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlı'nın hizmetine girerek 93 Harbi'nde Ruslara karşı savaştı. Muhammed Şafii ise Rus ordusuna katılarak, tuğgeneralliğe kadar yükseldi.

Şeyh Şamil'in ismi, bugün birçok Müslüman ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de okul, hastane, cami ve meydan gibi sosyal hayatın merkezinde olan kurum ve kuruluşlarda yaşatılıyor. 



ulusalbasinajansi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılaı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre Ulusal Basın Ajansı'.com'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz