Son yıllarda siyasetin dili, toplumun öz değerleri ve kimlik algısı üzerinde daha etkili bir hale geldi. Özellikle bazı siyasi partilerin dinî ve millî değerler üzerinden kurduğu söylemler, bireylerin kimliklerini neredeyse bu partilerin varlığına bağlıymış gibi göstermeye başladı. Ancak, şunu net olarak söylemek gerekiyor: Bir siyasi parti, bir milletin inancını veya kimliğini sahiplenemez.
“Ben AK Parti ile Müslüman olmadım, AK Parti ile Türk de olmadım. Ben AK Parti’den önce de Müslümandım‼️elhamdülillah; AK Parti’den önce de Türk’tüm.” Bu söz, aslında toplumun geniş bir kesiminde yankı bulan bir duyguyu ifade ediyor. Kimlik, partilerle, ideolojilerle veya dönemsel siyasî rüzgarlarla şekillenmez. Müslümanlık, nesilden nesile aktarılan bir inanç; Türklük ise tarihin sayfalarına kazınmış, kültürün, dilin ve ortak bir geçmişin özetidir. Her iki değer de siyasi eğilimlerden bağımsız olarak var olur, bir partinin ya da ideolojinin etkisiyle doğmuş değildir.
Siyasi partiler toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermek, geçici sorunları çözmek için vardır. Onlar, halkın güvenini kazanıp belirli bir dönemde hizmet eder. Gelirler, giderler, bazen güç kazanırlar, bazen kaybederler. Ama halkın kimliği ve inancı, böyle dönemsel dalgalanmalardan bağımsızdır. Birey olarak kim olduğumuz, hangi dine ya da millete mensup olduğumuz, siyasi bir kimlikten daha derin bir anlam taşır. Bu değerler, bir milletin özüdür ve geçici siyasi iklimlere göre değişmez‼️
Bugün toplum olarak, siyasetin din ve kimlik üzerindeki bu etkisini doğru değerlendirmemiz gerekiyor. Partiler, bize hizmet sunmak için var; kimliklerimize şekil vermek için değil. Kimliğimizi veya inancımızı sahiplenmek, siyasetten bağımsız bir duruştur. Bu değerleri bir partinin varlığına indirgediğimizde, aslında onları basitleştiriyor ve geçici kılıyoruz. Oysa bu değerler, her birimiz için derin anlamlara ve köklere sahip.
Siyaset gelir geçer; önemli olan, köklerimizden kopmadan, kendi inanç ve kimlik zeminimizde sağlam durmaktır. Müslümanlık da Türklük de, hangi siyasi iktidar ya da güç odağı olursa olsun, milletimizin ruhunda yaşar ve yaşamalıdır.
Saygılarımla
Çetin AY