Çetin Ay – BWA Başkanı olarak biliyorum ki, bu toprakların her karışında geçmişten bugüne taşınan ağır bir sorumluluk yatıyor.
Bu topraklar masal diyarı değil, bedel ödenerek vatan oldu. Şimdi gözümüzün önünde bir sahne kuruluyor; güzel sözler, büyük vaatler, cilalı hikâyeler anlatılıyor. Fakat dikkatli olanlar bilir ki asıl oyun sahnenin arkasında oynanır.
Bugün siyaset, artık sadece kelimelerle değil, hesaplarla yapılıyor. Sonuca ulaşmak için her yolun mubah sayıldığı bir anlayış sessizce milletin aklına işleniyor. “İşe yarıyor mu?” diye soruluyor, “Doğru mu?” diye değil. Oysa bu milletin geçmişi sadece başarıyla değil, adaletle yoğrulmuş bir tarihin izlerini taşır.
Etrafımıza baktığımızda büyük laflar, süslü açıklamalar duyuyoruz. Adalet, özgürlük, refah… Ancak unutmamak gerekir ki, güç kimin elindeyse doğru da onun diliyle anlatılır. Bugün eşitlikten bahsedenler yarın menfaat masalarında yer değiştirebilir.
Milletimizin fark etmesi gereken şey, kimin hangi makamda olduğundan çok, bu makamlarda neyin pazarlığının döndüğüdür. Çünkü mesele sadece seçimler, sloganlar değil; milletin alın yazısıdır.
İktidar psikolojisi zamanla sahibini değiştirir. Halkı için yola çıkanlar, eğer güç sarhoşluğuna kapılırsa kendi saltanatları için yürümeye başlar. Oysa bu millet, kimsenin koltuk aşkına heba edilecek kadar sıradan değildir.
Bugün gülümseyen yüzlere, dostane tokalaşmalara bakıp aldanmamak gerekir. Erdemli görünmek kolaydır; erdemli yaşamak ise zordur. Gerçek liderlik, zor zamanlarda milletin yükünü omuzlamakla ölçülür, sahnede verilen sözlerle değil.
Ve unutulmamalıdır ki, krizler fırsatçıları besler. Ne zaman ki millet sıkışır, çaresiz kalır, işte o zaman sahneye yeni oyun kurucular çıkar. Kimisi kendini kurtarıcı gibi sunar, kimisi gizli ajandalarını sessizce yürütür.
Bu yazıyı kaleme alırken Çetin Ay olarak, sadece geçmişe değil geleceğe de seslenmek istedim. Çünkü mesele bireysel bir kaygı değil, milletin ortak kaderidir.
Şimdi tam da bu yüzden sormak zorundayız:
Bize gösterileni mi izleyeceğiz, yoksa perdelerin arkasında dönen gerçekleri mi göreceğiz? Çünkü tarih defalarca şunu gösterdi: Uyanmayan milletler, bir sabah kendi kaderlerinin başkalarının defterine yazıldığını fark eder.
Bu topraklar kolay kazanılmadı. İsimleri unutulmuş nice şehidin kanı suladı bu vatanı. Bizlere düşen görev sadece seçmek değil, seçtiklerimizin arkasındaki niyeti de okumaktır.
İrademize sahip çıkmak, sesimizi kısmak değil; tam aksine, bilinçli bir sesle, dirayetle haykırmaktır.
Yoksa gün gelir, kendi toprağımızda yabancı gibi yaşarız.
“Millet, iradesine sahip çıkmazsa; kendi toprağında misafir kalır.”
Gerçekler bazen sessizdir. Ama onları duymayanlar, yalanların şarkısında kaybolur.
Ve unutmayalım ki, sahte baharlara aldananlar en çok fırtınada üşür.
Bu satırları bitirirken, vatanını milletini canından çok seven Çetin Ay olarak gönülden şunu diliyorum:
Allah bu milleti her türlü oyundan ve fitneden korusun.
Haber merkezi Uba

