Cemalettin AÇAR


BU VATAN KİMİN?

.


Bu vatan toprağın kara bağrında,

Sıra dağlar gibi duranlarındır.

Bir tarih boyunca onun uğrunda,

Kendini tarihe verenlerindir.

Tutuşup kül olan ocaklarından,

Şahlanıp köpüren ırmaklarından,

Hudutlarda gaza bayraklarından,

Alnına ışıklar vuranlarındır.

Ardına bakmadan yollara düşen,

Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,

Huduttan hududa yol bulup koşan,

Cepheden cepheyi soranlarındır.

İleri atılıp sellercesine,

Göğsünden vurulup tam ermesine,

Bir gül bahçesine girercesine,

Şu kara toprağa girenlerindir.

Tarihin dilinden düşmez bu destan.

Nehirler gazidir, dağlar kahraman.

Her taşı yakut olan bu vatan,

Can verme sırrına erenlerindir.

Gökyay'ım ne desem ziyade değil.

Bu sevgi bir kuru ifade değil.

Sencileyin hasmı rüyada değil,

Topun namlusunda görenlerindir.

Edebiyat tarihimizin ölmezleri arasına giren bu şiiri, 2 Aralık 1994'te ebediyete uğurladığımız Orhan Şaik Gökyay'ı (şiirin şairini) anma vesilesiyle yukarı aldım. Şairler çoğu zaman, şöhret bulan- tek de olsa- şiirleriyle ölmezleşir: Fuzuli Su Kasidesi, Namık Kemal Hürriyet Kasidesi, Mehmet Akif İstiklal Marşı ve Çanakkale Destanı, Arif Nihat Asya Bayrak, Necip Fazıl Sakarya, Yahya Kemal Akıncı şiiriyle anıldığı gibi Orhan Şaik Gökyay da "Bu Vatan Kimin?" şiiriyle tarih olmuştur.

Orhan Şaik Gökyay, Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu. 1902 yılında Kastamonu İnebolu'da doğar. Ankara Öğretmen Okulu ve İstanbul Darülfünun (İst.Ünv.) Ed. Fak. Türk Dili Ed. bölümünü bitirir.

Fuat Köprülü, İsmail Habip Sevük gibi edebiyat tarihçileri hocası olur. Anadolu'nun birçok ilinde edebiyat öğretmenliği yapar. Binlerce öğrencinin yetişmesinde emeği olan fedakar bir öğretmendir. 70 yıl öğretmenlik yapar. Hatta emeklilik sonrası özel müsadeli, maaşsız ünv. öğretmenliği yapar.

Çocukluk ve gençlik yılları; Balkan Savaşları, 1. Dünya Harbi, Kurtuluş Savaşı gibi savaş yıllarına denk gelir. İlk ataması deniz kenarında Giresun'un bir köyüne yapılır. Yokluk yılları olduğu için

maaş yok. Yemeğini köylü vermektedir. Üzerindeki ve ayağındakiler mezun olduğu okulun verdikleridir. Zorluk ve sıkıntılara rağmen aklından "şikayet" diye bir şey geçmez. Hep şükreder. Halini soranlara hep "Allah'a şükür iyiyim." der. İçi "vatan, millet, bayrak, asker" sevgisiyle dolu yaşar. Günümüz öğretmenlerinin örnek alacağı bir biyografi kahramanıdır. O, bir Türk edebiyatı tarihi araştırmacısı, bir dilci ( Dede Korkut Hikayeleri sadeleştiricisi) bir şair, bir öğretmen bir kültür adamıdır. Kendini ülke gençlerinin yetişmesine adamış hasbî, vatanperver, fedakar bir öğretmendir. Yukarıdaki şiir 1937 yılında şair Bursa'da öğretmenlik yaparken bayrağımızdan ilham alınarak yazılmıştır. Konusu ortak milli değerimiz olan "vatan"dır. Şiir, vatanı vatan yapanları, vatan için canlarını feda edenleri anlatır. Vatanın değerini, vatanla birlikte "şehitlik, gaza, gazilik, tarih" gibi değerlerimizi de anlatır. Vatan sevgisini anlatır. Bu şiirin okunuşu kolaydır yani üslubu akıcıdır. Hamasi bir eserdir. Duygularımıza hitap etmektedir ve etkileyicidir.

İstiklal marşımızda da aynı düşünceyle örülmüş bir vatan görürüz:

"Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı.

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

...

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ ?

Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ." mısralarında olduğu gibi.

Edebiyat, şiir birtakım değerlerimizi gönlümüze sanat yoluyla nakşeden araçtır. Görevde olduğumuz yıllarda milli bayramlarımızda okuduğumuz ve okuttuğumuz baş tacı eserlerden biriydi bu şiir. Değerini hala koruyan bir destan. Vatanını sevme, vatanına sahip çıkma duygusu en etkili bir şekilde ancak bu tarz eserlerle verilebilir. Şairini ölüm yıl dönümünde minnetle anıyorum. Ruhu şâd olsun. Bu vatan, aynı zamanda vatanın bağrında binlerce meş'ale yakanlarındır.

YAZARIN MAKALELERİ