Krizler, hayatın tesadüfen sunduğu rastlantılar değildir..!!
Onlar, bizimle yüzleşmekten kaçtığımız her şeyin çığlığıdır. Sarsıntılar, hastalıklar, kayıplar… Bunlar yalnızca yıkım değildir; aynı zamanda içinde kaybolduğumuz yanılsamaları paramparça eden gerçeklik darbeleridir.
Unutmayın, “Bir fırtına yalnızca enkaz bırakmaz; o, sınırlarımızı sorgulatan en keskin öğretmendir.”
Kriz anları, zayıf yanlarımızı saklamamıza izin vermez. Bu yüzden korkarız, kaçmak isteriz. Ancak krizler, kaçanlara merhamet etmez; onlar, sadece cesur olanlara yeni yollar açar. Yaşadığınız her sarsıntı, sizi zincirlerinizi kırmaya zorlar. Çünkü “Zorluklar, ruhu yeniden şekillendiren ateştir; ya yanarsınız, ya da çelik gibi güçlenirsiniz.”
Bu nedenle krizler, yalnızca bitiş çizgisi değil, başlangıç noktasıdır. Eğer onları doğru okursanız, yıkım sandığınız şeyin aslında yeniden doğuş olduğunu fark edersiniz. Bu, zor bir iştir. İnsan, rahatlığını terk etmeye direnir. Ama rahatlık, insanı çürütür. “Hayat, krizlerle değil, o krizlere verdiğiniz anlamlarla yeniden inşa edilir.” İşte bu yüzden, anlamak ve yüzleşmek, güçlü olmanın tek yoludur.
Krizlerin sunduğu dersleri görmezden gelenler, her defasında aynı duvara çarpar. Hayat, size her fırsatta bağırır: “Uyan!” Ama siz kulaklarınızı tıkarsanız, hayat daha sert vurur. Krizler, sizi parçalamaz; sizi inşa etmeye gelir. Yeter ki o darbelerin sizi hangi yöne çevirdiğini anlamaya cesaret edin.
Hayat sizi sınar, her zaman sınar. Ve unutmayın, sınavdan kaçanlar kaybeder. Çünkü krizler, her şeyden önce yaşamın size sunduğu en keskin rehberdir. Onları takip edin; yıkımın içindeki gerçek gücü görün. Zira hayat, ancak bu çelikleşme süreciyle gerçekten başlar.
Saygılarımla
Çetin AY