İstanbul escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Mersin escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort

Abdurrahman ZEYNAL


ERZURUM SPORUN PUANLARI SİLİNMEMELİYDİ.

Son günlerde PTT Birinci Liginde yer alan Erzurum Spor bu günlerde ciddi ekonomik kriz yaşıyor. Geçen yıllarda futbolcuların parası ödenmediği için transfer tahtası kapatılmış şimdilerde ise ceza olarak puanları silinmeye başlamış durum da. Bu acı bir durum..


Yüz yıldır milletler arasında en büyük rekabet spor dallarında oluyor. Milletler bütün güçleriyle ülke reklamlarını dünyaya duyurmak için milyarlarca dolar akıtarak bu yarışı devam ettiriyor. Olimpiyat, kış, yaz oyunları, yüzme şampiyonaları ve Dünya kupası finalleri ülkelerin kıyasıya yarıştığı alanlar oluyor.

Yüz yıldır bu spor dalları içinde futbol ayrı bir yer işgal etmiş durumda. Brezilya, Arjantin, İngiltere, İspanya gibi ülkelerin dünyada en iyi reklam aracı futbol oldu. Şehirler bu yolla bir biriyle yarışıyor. “Barselona”, Katalan bölgesini dünya kamuoyuna tanıtırken, “Real Madrid” Başkentin reklamını yapıyor. “Roma”, “Napoli”, “Saopaula”, “Dinamo Kiev” ve diğerleri şehirlerinin reklamını yapıyor. Dünyada durum bu merkezde iken şehrimizde bu durum nasıl? Erzurumlu ve Erzurum’u yönetenler buna hangi gözle bakıyor? Asıl soru budur....!

1960’larda Erzurum’da tam bir şehir kültürü hâkimdi. Ekonomik göstergeler şehri 67 vilayet içinde ilk yirmiler de gösteriyordu. Erzurum bir Üniversite şehriydi. Sinemaları dolup taşıyordu. Erzurum bu yılarda Doğunun Paris’iydi.

Erzurum’da güreş, boks, kayak, atletsizim bunların yanında amatörde olsa futbol köylerde, nahiyelerde, kasabalarda ve şehirde yapılıyordu. Amatör ruh şehre hâkimdi. Yöneticiler sporun önemini kavramıştı. Gençler yeteneklerini bu yıllarda amatörce sergiliyordu. Bu yıllarda bir gurup Erzurumlu profesyonel futbol kulübü için kolları sıvadılar. Kısa zamanda 1968 yılının son aylarında "Erzurum sporu" kurdular.

O yıllarda Kandillide bir ortaokul öğrencisiydim. Kulübün kurulmasını sevinçle karşıladığımı hatırlıyorum. Sonraki yıllar Erzurum sporun maçlarını ta Kandilliden trenle gelip seyrettiğimiz oluyordu. Hele bir "Sebat" maçını unutamıyorum. Şenol Güneş Akçabat Sebat sporun kalecisiydi. Maç berabere bitti.

1973’de Erzurum spor muhteşem bir oyunla ünlü “Didinin” Fenerbahçe’sini 3-0 yeniyordu. Maç için köyden gelmiştim. O ünlü Fenerbahçe kadrosu şu isimlerden kuruluydu. “Datcu, Şükrü, Numan, Ziya, Ercan, Yılmaz, Ogün, Nedim, Fuat, Abdullah, Can”

Erzurum’da ise kalede Ersin vardı. O yıl Erzurum "Namağlup" olarak şampiyon oldu ve ismini Benfica ile dünya literatürüne yazdırdı. Evet, bundan iyi şehir tanıtılamazdı. Erzurum bayram etti. Takım şehirle bütünleşmişti. Halk futbol aşığı olmuştu. Maçları dört gözle beklerdi.

Yıllar geçti Şehrin ekonomisi kötüye gitmeye başladı. Yerli halk batıya göçüyordu. Şehirde sermaye eriyordu. Derken 1997-98 sezonunda Erzurum spor birinci lige çıktı. Erzurum adı böylece dünyaya reklam ediliyordu. Takımlar Erzurum’a gelip maç yaparak şehrin reklamını ve tanıtımını yapıyordu. Derken 2001 kriziyle birlikte takım sonuncu olarak küme düştü.

Şehir fakirleşiyordu. Şehir sahipsizleşiyordu. Eğitim geriye gidiyor, şehrin ÖSS başarısı dibe vururken Futbolu da yükselecek değildi ya. Oda dibe vurdu. Artık Erzurum spor yoksullukla, parasızlıkla ve seyirci bulamamakla uğraşıyordu.

Kulüp haczediliyordu. Alacaklılar kapıya dayanmıştı. Kimse sahip çıkmıyordu. Hâlbuki yukarıda belirttiğim gibi şehri; ülke ve dünya ölçeğinde tanıtmanın yolu başarılı futbol takımı kurup onun başarısını seyretmekten geçiyordu. Sivas, Trabzon, Barselona örneği gibi…

Başarılı takımlar nasıl ve neden başarılı oluyor? Bakın başarılı takımlara, arkalarında güçlü şehir ekonomileri vardır. Başarılı yerel yöneticileri vardır. Arkalarında duran Belediye başkanları vardır. Gaziantep, Kocaeli, İ.B.B,Anakara spor gibi. Bura da son yıllarda Mehmet Sekmen Beyin hakkını da teslim edeyim. Ciddi destekleri oldu...

Maalesef Erzurum spor da “kötü yönetim”, “ekonomik imkânsızlıklar”, yerel yönetimlerin şartların gerektirdiği yönetim anlamında profesyonel desteklerinin azlığı bu hale geldi. Şimdi “Didi'nin Fenerbahçesini” yenen takım yeniden Birinci Ligden düşmek üzere. Bu durum sadece kulübün değil tüm şehrin küme düşmesi anlamıma gelir. Bu kötü durumdan tüm siyasilerde dâhil olmak üzere herkes nasibini alır.

Sonuç olarak şunu ifade edelim ki, ekonomisi 60 veya 70. sıraya düşmüş, eğitimde 60'lar çevresinde olan bir şehirde sporda bundan başka başarı beklenemez. İnsanlar işsiz, insanlar borçlu ve yarın endişesi içindeler. Bu zorluklar içinde takım mı düşünsünler.? Şehirden göç mü etsinler....! Netice itibarıyla; “Erzurum sahibini, Erzurumspor da başarılı olacağı yöneticileri beklemektedir”.