İstanbul escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Mersin escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort

Zekiye ÇOMAKLI


ERZURUM’DA KADIN OLMAK

.


Bizim kadınımıza fırsat verilse neler yapmaz neler. Ne güzel başarılara imza atar. Ne yazık ki şimdi bir cümle yazacağım ve bana feminist diyecekler. Hâlbuki bunların feminizmle alakası yok. Ne diyecekleri önemli mi insanların. Zira kadının yükselmesi de alçalması da onların tekelinde gibi. Onlar dediğimiz doğurup büyüttüğümüz erkeklerimiz. Bir erkeğin bacısı, kızı, eşi, halası, teyzesi olmayabilir ama bir anası vardır. Anasına güvenmeyen, onu ileri çekmeyen bir erkek kendini değerli sayabilir mi. Kadına namusunu, evini, yaşlı ana - babasını, evlatlarını, malını, mülkünü emanet eden erkek nasıl oluyor da kendisine her zaman omuz veren, gerektiğinde eş, arkadaş, ana-baba, kardeş ve evlat olmayı beceren kadından bazı fırsatları esirgeyip onun birey olmayı hissetmesini engelleyebiliyor.

Bunlar önemli mi. Elbette önemli. Kadına en çok değer veren din ve millete sahip bir topluluk olarak eşinin soyadını gururla taşıyan, evlatlarına iyi bir anne, eşine iyi bir yoldaş olmaya çalışan kadına ait bir takım kavramları dinimiz ve milletimizin tanıdığı hakkı hukuku bir kenara itemeyiz. Üstelik yalnızca kadın değil insan olmak, insan haklarına sahip olmak ana karnındayken verilen bir haktır. Fakat bir hakkın verilmesi değil o hakları hakkıyla kullanmak, kullanmayı becermek önemlidir.

Metropol kentlerde hayatı aykırılıklarla dolu beş-on kadının “Kadın Hakları istiyoruz” gibi bize uymayan bir takım kuralları değiştirmek için yarışa girmeleri de bize bir şey getirmiyor. Biz Anadolu kadınları olarak Türk aile yapısının temelini bozacak, kendimize has evrensel değerlerimizi, sosyal düzenimizi milli kültürümüzü dejenere edecek farklı bir kimlik arayışına asla gerek duymamışızdır. Anadolu Kadını her zaman insan olmanın bilincinde olmak istemiştir.

  

Bölgemiz ve ilimizin kadınlarını eğitmek lazım. Nasıl eğitmek acaba? Biz sanıyoruz ki kadına okuma yazma öğrettik, okumaya çıktı, yarı buçuk ta yazıyor ve eğitimi tamam. Demiyoruz ki bunun geleceği nasıl, geleceğe donanımlı yetişiyorlar mı? Verdiğimiz okuma- yazma kursu amacına ulaştı mı? Kadının eğitimi diyoruz ama ne kadar üzerinde duruyor ve ciddiye alıyoruz. Bir zamanlar okuma –yazma kampanyaları bir moda rüzgarı gibi geldi... Okuma yazma bilen kadınların oranı şu yüzdeden şu yüzdeye ulaştı diye nutuk atmalar, müjde vermeler esti geçti. Çok acı ve de düşündürücü bir durum. Geride ne gibi izler bıraktı tartışılır.  

Uçan kuştan medet uman, ara eleman olma eğitimi verdiğimiz, yada girişimci olmak isteyen kadın iş gücüne katılmak istiyor diyelim. Nasıl, ne şekilde katılacak. Hadi kocadan izin alma medeni kanunla ortadan kalktı, eşlerden izin almak gerekmiyor. Peki bu kadın evde kocadan izin almadan iş yapmaya kalkınca evinin huzurunu gerektiği gibi sağlayabilecek mi? Kadının çocukları ve eşi işe girmekle mutlu oldular mı yadamutlulukları devam edecek mi? Kadın olaya “,ben işe giriyorum sen ne dersen de ben bildiğimi yaparım” şeklinde mi yaklaşacak… Bütün bunları insanlara evlilik danışmaları sayesinde eğitimler vererek aşan Avrupa’yla kendimizi eş tutarak ne kadar başarılı olacağız? O yuvalarda ne kadar huzur sağlanacak?

Evlenmeden önce babadan, evlendikten sonra kocadan baskı gören kadın bunların altından huysuzluk ederek mi, geleneksel yöntemle baş eğerek mi yoksa bir eğitim sonunda nasıl davranması gerektiğini öğrenerek mi başa çıkacak?

Kadına yönelik aile içi şiddet pek çok kuruluşun ana gündem maddesi. Kadına yönelik şiddete karşı ne gibi önlemler alınıyor. Metropol kentlerde Avrupai yaklaşımla yapılan sığınma evleri Anadolu Kültüründe ne kadar başarılı olacak yada nasıl facialara yol açacak araştırıldı mı? Türkiye’de onlarca sığınma evi var, bunlar sorunu çözmek için bir yol mu?

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Anadolu kadını var olma yolunda tüm zorluklar zinciri ayaklarına hatta boyunlarına dolanmasına rağmen yoluna devam etmeye çalışmaktadır. Küçük çapta bir iş yapsa bile bunların tesadüf olmadığını ve bir takım uğraşlar sonunda başardığını hepimiz biliyoruz. Bu başarılarda sosyal sorumluluk sahibi üyelerimiz ve girişimcilerimizin el ele her konuda gönüllü olarak yer alıp yarattıkları sinerjinin önemli olduğunu düşünüyoruz.

Eğitim verilmesini istiyoruz. Bilgi çağını yaşadığımız bu asırda git gide dünya şartlarının altına düşen eğitimimiz de temelden eğitim almamış kadına verilecek eğitim ne getirir, kendimizi mi kandırıyoruz. Doğuyu ve kadınları bir kenara alalım, Türkiye’nin hiçbir yerinde daha doğrusu eğitim politikasında ihtiyacı karşılayacak nitelikler yok.

Bilgi toplumu olmaya aday ülkeler eğitime özen gösterip kaynak ayırıyorlar. Bizde yalnızca kaynak sıkıntısı mı mevcut, elbette hayır. Kalite eksik, eğitim görüşü merkeziyetçi, kişi başına eğitim harcaması yetersiz, eksikler dağlar taşlar kadar, bağımı dövmeli bağcıyı mı bilinmez…

Kaliteli bir eğitim alt yapısı sağlam bir geleceğin teminatıdır. Bir takım laf kalabalığı ile çağı takip ediyor görünmekle gün geçirip gidenlerden olmak istemiyoruz. Günümüz kadınları olarak toplumsal birikimi olan, işinin ehli, araştırmacı, sabırlı ve düşünce yeteneğini geliştirmeye çalışan kadınlara ihtiyacımız var.

Tasarrufları üretime dönüştürebilecek, kulaktan dolma bilgilerle iş yapmayacak, doğru denklemler kurup doğru işler yapacak, aklıyla iş ahlakını birleştirip şartlara göre uygulamayı becerecek, eğitimini ve birikimini evlatlarına ve topluma yansıtacak kadınlara ihtiyacımız var.

  

Bu memleket zor memleket, kolay kolay işlerlik kazandırılabilecek projelere imza atılamıyor. Çok fazla kimsenin umurunda değil. Eğitimle giderilebilecek eksiklikler göz ardı ediliyor… Bir de kadının eğitimsizliği eklenince gel de çık işin içinden. Kadın ve erkek eğitiminde mesleki eğitim var fakat başarısız. Eğitim programları çağı çok geriden takip ediyor. Bunun yanında sosyal yönden toplumun lokomotifi olma görevi üstlenen Sivil Toplum Örgütleri de bu güne kadar bu eğitimlerde yer almadı hala da almıyor.

Erzurum’un ve kadınımızın durumuna bakıp dingin bir ruh haline sahip olmak mümkün değil. Fırtınalarla dolu duygular yaşıyorsunuz. İster istemez yeise kapılıyorsunuz, yeise kapıldıkça daha yakından takip ediyorsunuz ve bir kısır döngüdür dönüp duruyor…

Goethe şöyle diyor cehaleti anlatırken “Fiiliyat halinde ki cehaletten daha korkunç bir şey olamaz.”

Erzurum’da Kadın olmak bir ayrıcalıktır. Milli Kahramanı Kadın olan tek il ERZURUM’DUR.

Dostça Kalın…