Tabi olmasaydı demek kolay.. Peki, biz bu duruma niye düştük? Hangi doğruları yaptık? Hangi yanlışları yaptık? Bunlar üzerinde işin uzmanları konuşması gerekmez mi?
Hâlbuki dünden beri her önüne gelen asıyor, kesiyor, suçluyor, taraf oluyor… Kimileri kışkırtma derken kimileri bu bir darbe teşebbüsüdür demekte. Hava sisli, bulutlar her yeri kaplamış ve göz gözü görmüyor…
Önce şuradan başlayalım. Suudi Arabistan tüm Arapları temsil etmiyor. Fas’tan, Tunus’tan, Irak’a kadar bölgede yaşayan milyonlarca insanı hedef alan açıklamalar doğru değildir. Hukukta esas suçun bireysel olması ve genele taşınmaması ilkesidir. Ne yazık ki bu olayda suç varsa ve kime ait olduğu tam tespit edilmeden Arapların tümünün suçlanması asla doğru değildir.
Aylar önce yazılmış, çizilmiş ve kararlaştırılmış bir maçın böyle iptal edilmesi doğru değildir. Protokoller imza altına alınırken her şeyin yerli yerinde ve diplomatlarca hazırlanması gerekirdi. Bu işin başlangıcında her şey açık seçik yazılmalı ve imzalanmalıydı. Bu işte sadece kulüpler mi? Futbol Federasyonumu yazım esasında bulundu?
Dışişlerinin bu işte dahli varmı? Yok mu? Bunlar bilinmeden toplumsal infial oluşturulması doğru değildir.
Uluslararası futbol kuralları ve özel durumlar dikkate alınarak nasıl davranılması gereken kurallar ta başından koyulmadıysa belli olmalıydı. Türkiye Suudi Arabistan arasında nanemolla olan ilişkilerin bozulması doğru değildir.
2002 yılında Dünya üçüncüsü olduğumuz tarihten itibaren Dönemin Spordan Sorumlu bakanı Mehmet Ali Şahinle başlayan, Haluk Ulusoy’un zorunlu olarak başkanlığı siyasi telkinler sonrasında bırakmasıyla başlayan süreç ne yazık ki Türk futboluna çok şey kaybettirmiş, işten anlamayan pek çok başkan başkanlık koltuğuna oturmuş, istenmeyen olayların gelişmesine sebep olması dikkatlerden kaçmamıştır.
Türkiye yıllardan beri din yobazları ve devrim yobazlarının yaptığı yanlışlarla mücadele etmektedir. Cumhuriyet, Atatürk, Devlet, ulus üzerinden yapılan kavgalar milleti canından bezdirmiştir. Maalesef bu beziş Galatsaray-Fenarbahçe maçının iptal edilmesi bahane edilerek hoş olmayan söylemlere, suçlamalara dönüşmüş durumdadır. Kimine göre kahraman olanlar, kimine göre cüce durumdadır. Toplum ortadan ikiye ayrılmış, siyasilerin söylemleri bu ayrılmanın tuzu biberi olmuştur.
Sonuç olarak önümüzdeki günlerde başlayacak hukuksal davalar inşallah ülkemiz ve kulüplerimiz lehine döner. Aksi olursa bu başta beni ve benim gibi düşünen milyonları üzer. Ancak özellikle siyasal parti başkanları, spor kulüp başkanları, köşe yazarları meydan gelen gelişmeleri usuletle, suhuletle idare ederek Türk Devletine, Türk Milletine, Türkiye’nin dış politikasına zarar vermeden elbirliğiyle çözerek olumsuz gelişmeleri lehimize sonuçlandırırlar.
Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tüm bu tartışmaların dışına çıkarılarak toplumsal değer olarak kabul edilmesi ve taraflarca asla istismar edilmesinin önüne geçilmesi yapılacak en güzel şeydir.
