CETİN AY


KENDİNE SÖYLEMEDİĞİN GERÇEKLER

İnsan doğarken kaygıyı emanet alır. O ilk nefes, korkunun ve umudun karışımıdır. Büyüdükçe kaygının üstünü örtmeyi öğretirler bize; unutturmaya çalışırlar.


Ama insanın kalbinde atmaya devam eder:
Bir ülkenin, bir insanın ve bir neslin geleceği, kaygısıyla şekillenir.

Benim ülkem…
Binlerce yıl boyunca dualarla, savaşlarla, alın teriyle yoğrulmuş topraklar…
Bugün toprağımız yerinde duruyor gibi görünse de, ruhumuzda sinsi bir aşınma var.
Sınırlarımıza değil, şuurumuza saldırıyorlar.
Bayrakları dalgalandırıyoruz ama vicdanlarımız rüzgarsız kalıyor.

Dünya da farklı değil.
Sözde medeni uygarlıklar altında insanlık çürüyor.
Tabelalarda özgürlük yazıyor, sokaklarda vicdan aranıyor.
Her ülke, kendi içinde sessiz bir enkaz taşıyor.

İşte tam bu zamanda, tam bu unutulmuşlukta hatırlamak zorundayız:

“Endişesiz yaşayanlar, sessiz ölenlerdir.”

Bu cümle sadece bir uyarı değil; bir yok oluşun tarifi.

Vatan sevgisi, sadece sınırları korumak değildir.
Vatan sevgisi; insanına sahip çıkmaktır, adalete tutunmaktır, diline, tarihine, değerlerine gövdesini siper etmektir.
Vatan sevgisi; kaygı duymaktır!
Yarın çocuklarımızın hangi şehirlerde hangi dillerle büyüyeceğini düşünmektir.
Yarın inancımızın, onurumuzun hangi pazarlık masalarında satılıp satılmayacağından korkmaktır.

İnsanlık sevgisi de kaygıdır.
Bir çocuğun ağlamasına kayıtsız kalamamak, bir annenin gözyaşında kendi ananı görmek, bir mazlumun feryadında kendi insanlığını duymaktır.

Ahiret endişesi de budur işte.
Yarın toprağa konulduğumuzda, dünyada yok saydığımız her vicdan yarası, bizi bulacak.
Bilinmeli ki;
hayatta kaçtığımız her gerçek, ölümden sonra önümüze serilecek.

Bugün kaygıdan kaçanlar, yarın gerçeğe yakalanacaklar.
Bugün endişeye sırt çevirenler, yarın sessizliğe gömülecekler.

Ve eğer biz bu kaygıyı şimdiden sahiplenmezsek, çocuklarımız bir gün bir yabancının yazdığı tarihi okuyacaklar; kendi adlarını bile hatırlamadan.
Saygıyla aziz milletimizi selamlıyorum
Çetin Ay
Kırşehir/kaman

YAZARIN MAKALELERİ