Alim Tülek


KORKUNUN HİMAYESİNDE MUHALEFET.

UMUDUN ETRAFINDA TOPLANAMAZ


Bu ülkenin sokaklarında yürüyen herkes; kimliği, inancı, oy verdiği parti fark etmeksizin aynı duyguyu taşıyor artık:
Sahipsizlik.

Kimi kendine “yurttaş” der, kimi “milletin evladı”, kimi “halkım ben” der…
Ama isim değişir, his değişmez:

“Ben seçtim ama onlar atadı.”
“Ben sustum ama onlar yok saydı.”
“Ben inandım ama onlar sırtını döndü.”

Ekrem İmamoğlu’na açılan dava, belediyelere atanan kayyumlar, yerel hizmete vurulan prangalar…
Bütün bunlar sadece CHP’ye, sadece solculuğa, sadece bir kesime değil:
Bütün memlekete, hepimize yapılmıştır.


BU BASKI NE DİNE, NE PARTİYE, NE BÖLGEYE BAKIYOR

İster dindar olsun ister seküler, ister milliyetçi ister sosyal demokrat…
Bugün görevden alınan belediye başkanının yerini devlet değil, tek taraflı irade belirliyor.
Seçilen değil, emredilen yönetime geliyor.
Ve bu durum karşısında herkes sessiz.
En çok da konuşması gerekenler.

Muhalefet partileri, halka değil birbirine bakıyor.
Toplum sokakta yalnız, siyasiler kamera önünde kalabalık.
Milletin cebinde açlık, gözünde öfke, kalbinde kırgınlık varken;
muhalefetin ajandasında hâlâ “açıklama metinleri” hazırlanıyor.

BUGÜN SUSMAK; SADECE KORKAKLIK DEĞİL, İHANETE ZEMİN OLMAYA DÖNÜŞÜR

Bu halk dindar da olsa, seküler de olsa, Türk de olsa, Kürt de olsa,
birlikte yaşama iradesini defalarca sandıkta gösterdi.
Ama şimdi o sandığın üstüne korku örtüsü seriliyor.
Ve buna karşı durması gerekenler, sadece izliyor.

Bir belediye başkanı hapse girerken,
bir yurttaş sabah işsiz uyanırken,
bir genç “bu ülkede kalmalı mıyım?” diye düşünürken;
liderler susuyorsa, milletin kalbinde o liderlik çoktan bitmiştir.

MİLLETİN DİLİ, ARTIK PARTİ DİLİYLE ÖRTÜŞMÜYOR

Halk artık laf değil, netlik istiyor.
Millet artık polemik değil, yön arıyor.
Yurttaş artık kim ne dedi değil, kim ne yaptı diye bakıyor.

Ve unutmayalım:
Bu ülkede adaletsizlik sadece muhalefeti susturmaz.
Toplumu ayrıştırır, ümidi yitirir, kardeşliği kurutur.

Bu ülkede artık mesele “kim iktidar olacak?” sorusu değil.
Asıl soru:

“Kim bu milletin yanında kalacak?”
“Kim halkın değil, koltuğun hizmetinde olacak?”
“Kim susacak, kim çıkıp açıkça ‘YETER ARTIK’ diyecek?”

Diniyle yaşayan da, emeğiyle ayakta duran da,
hakkı savunan da, fikrini ifade eden de…
Hepsi birden aynı baskının hedefindeyken;
siyaset hâlâ “ne derler” hesabı yapıyorsa,
bu millet bir gün “biz ne dedik, siz ne yaptınız” diyerek hesabı keser.

Ve o gün geldiğinde, milletin vicdanında yargılanmaktan kaçış yoktur.

Alim Tülek

UBA HABER

YAZARIN MAKALELERİ