aynı zamanda bir duygu, bir kader ve bir özlem ifade eder. Silivri de böylesine ağır anlamlar taşıyan bir yer haline geldi. Burası sadece yüksek duvarları, demir parmaklıkları olan bir yapı değil; içinde umutların, hasretlerin ve gözyaşlarının biriktiği bir yer…
Silivri’de geçen her gün, içeride olanlar için de dışarıda bekleyenler için de aynı şekilde akar. Zaman burada daha yavaş ilerler, günler ay olur, aylar yıllara dönüşür. Kapılar ardında yaşanan bekleyiş, bir mektubun, bir telefon sesinin, kısa bir görüş anının ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır.
“Adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, vicdanlarda da tecelli ettiğinde gerçek anlamını bulur.”
Hukuk, adalet ve vicdan üçlüsü bir toplumun temel taşlarıdır. Adalet, sadece mahkemelerde verilen kararlarla değil, toplum vicdanında da şekillenir. Bir ülkenin gücü, sadece ekonomik veya siyasi istikrarla değil, aynı zamanda insanlarının adalet sistemine duyduğu güvenle de ölçülür.
Silivri’de yaşanan süreçler, farklı kesimlerden birçok insan için zorlu bir sınav oldu. Kimileri sevdiklerinden ayrı düştü, kimileri yıllar süren bekleyiş içinde umudunu diri tutmaya çalıştı. Ancak unutulmaması gereken en önemli şey, adaletin herkes için bir gün mutlaka tecelli edeceğidir.
“Adalet geciktiğinde, sadece bireyler değil, aileler de parçalanır; gözyaşları sessiz bir çığlık gibi akar.”
Tarih boyunca nice kapılar açıldı, nice yaralar sarıldı. Zaman, en büyük tanıktır ve hakikatin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. İçeride ve dışarıda bekleyen herkes için en büyük temenni, adaletin daima hak ettiği şekilde tecelli etmesi ve vicdanların rahat bir nefes alabilmesidir.
Çetin Ay
