Mim Mim Grubu’nun hikayesi, sadece geçmişin bir direnişi değil, bugün ve yarın için bir uyarıdır. İstanbul’un işgal altındaki karanlık günlerinde, her türlü ihaneti ve korkuyu göğüsleyerek özgürlük için savaşan bu grup, yalnızca düşmanı değil, gafleti de yenmeye çalıştı. Ve şimdi o mücadeleyi unutmak, kendi ellerimizle aynı zincirleri yeniden boynumuza geçirmektir.
Bu grup, sadece silahlı bir direniş değil, kararlılığın ve cesaretin ete kemiğe bürünmüş halidir. İşgalciler yalnızca topraklarımızı almak istemedi; aklımızı teslim almayı, irademizi kırmayı hedefledi. Ancak Mim Mim Grubu buna geçit vermedi. Onlar karanlıkta yürüdü, düşmanın tuzaklarını bozdu, ihaneti maskesinden sıyırdı. Canları pahasına bu toprakları savundular, çünkü bir milletin bağımsızlığını kaybetmesi, sadece zincire vurulmak değil, ruhunu kaybetmesiydi.
BUGÜN TEHLİKE SONA ERDİ Mİ?
Hayır. Bugün işgal, tanklarla gelmiyor. Bugün işgal, akılları körelterek, iradeyi uyuşturarak ve halkı birbirine düşürerek ilerliyor. Dün dışarıdan gelen tehdit, bugün içeriden büyüyor. Uyanık olmazsak, özgürlüğümüzü ellerimizle teslim ederiz. Ve bu kez bedel, geçmişte olduğundan daha ağır olur.
Mim Mim Grubu, bizden uyanık olmamızı istiyor. Çünkü özgürlük kazanıldıktan sonra biten bir mücadele değildir. Eğer bu mücadeleyi korumazsanız, onu kaybetmeniz an meselesidir. Düşman, her zaman farklı bir maskeyle karşınıza çıkacak. Bugün umursamazlıkla, yarın çıkar çatışmalarıyla, sonrasında ise ihanetle yüzleşeceksiniz. Ve eğer hazır değilseniz, karanlık tekrar üzerinize çöker.
ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ UNUTULMAMALIDIR
Özgürlüğün bedelini unutanlar, o bedeli tekrar ödemeye mahkûmdur. Ama şunu unutmayın: Bu kez ödeyecek kimse kalmayabilir. Çünkü gaflet, bir milleti yok eden en güçlü silahtır. Bugün bu mücadeleyi hafife alırsanız, yarın kaybettiklerinizin hesabını kimse veremez. Gelecek kuşakların zincirlere vurulmuş olduğunu görmek istemiyorsanız, bu uyarıyı ciddiye alın. Çünkü tehlike geçmişte kaldı diyorsanız, çoktan kör olmuşsunuz demektir.
Mim Mim Grubu’nun hikayesi bize yalnızca tarihten bir ders değil, geleceğe dair bir uyarı veriyor: “Tehdit bitmedi, asla bitmeyecek. Düşman her zaman pusuda.” Uyanık olun. Bu özgürlük sizin ellerinizde korunduğu sürece var olacak. Ve eğer siz onu bırakırsanız, geri dönüşü olmayan bir yola girilir. Özgürlüğü kaybeden bir millet, sadece zincirlenmez; tarihten silinir.
UYUMAK, KARANLIKTA UYANMAKTIR
Şimdi karar sizin: Ya uyanık olursunuz ya da tarihin karanlığına gömülürsünüz. Ama unutmayın, bir kez kaybettiğinizde, ikinci bir şansınız olmayabilir. Bugün uyursanız, yarın karanlıkta uyanırsınız. Ve o gün geldiğinde, ne geçmiş sizi bağışlar, ne de gelecek.
Saygıyla
Çetin Ay
