25 Yıldır dost meclislerinde sohbet toplantılarında seni anlattım, yani Fetoyu anlattım eşe dosta arkadaşlara. çünkü okyanus ötesinden verilen talimatlar ve bazı cemaat mensupları inşallah devletin her kademesinde olacağız, bizim sözümüz geçecek demeleri bir Türk Milliyetçisi olarak benim ve benim gibi düşünenlerin midesini bulandırmıştı.
Neyin hesabını görüyorlardı zaten devlette benim, millette benim, vatanda benim , Bayrakda benim;
Yanlış anlaşılmasın haaa. Çok şükür hiç maklûben yemedik,yine hamdolsun himmet toplantılarında da bulunmadık.
Zaten feto efendi senle görüşlerimiz de çok farklıydı. İyi de seni niye anlattım.28 şubat sürecinde sen yoktun bu ülkede. Ama okyanus ötesinde fetva veriyordun. Yine akıl terazime vurdukça verdiğin fetvalar, ülkeye dönmeyişin, sana gönül verenlerden toplanan paralardaki ayak oyunları her zaman seni sorgulamama neden oldu. Sana hoca efendi diyenlerin kalbini kırdım, hatta bazı dostlarımızın rey verdiği bir partinin büyükleri dahi sana methiyyeler düzerken sırf senin yüzünden onlara kırıldım.
Milyonlar sana sevgi ve muhabbet beslerken İçimde sana karşı ne hikmetse hep bir eleştiri vardı.
Öyle ya; islam hem akıl hem mantık dinidir. Aklımla sorgulayıp mantığımla senin yanlış ve kullanılan biri olduğuna kalbim mutmain geliyordu. Lâkin gel gör ki sen ve sözde cemaatin hep büyüdü, büyüdü, büyüdü.
17-25 Aralık operasyonuna gelene kadar kimseyi ikna edemiyordum. Operasyon sonrası daha netleşiyordu düşüncelerim. Televizyon ekranlarında ve sosyal medya hesaplarında o dehşetengiz bedduanı duyunca yıllardır düşüncemde hiç yanılmadığımı idrak etmiş oldum.
Sözde Bir din adamı, fetva makamı(hadi ordan) sahtekar kendini hizmete adamış(güya), sünnetten, dinden imandan, kul hakkından bahseden Yahudi emperyalist dinsiz birinin ettiği beddua kabul edilir gibi değildi.
Vatan haini zındık, Sen o bedduayı ettiğinde, ’’kim haksızsa evlerine ateşler düşsün’’ dediğinde, o evdeki masumları düşünmüyordun. Haklı yada haksız , hırsız yada değil, sen yada başkası kim olursa olsun, kimsenin günahını başkası çekemez düsturuyla, masum çocukları da o bedduaya dahil ettin ya; hakkında hiç yanılmadığımı bir daha anladım. Bir çok dost ve akrabam haklı çıktın diye helallik diledi. Bir çoğu ile yollarımız ayırdık ,dostluklarımıza son verdik.
Geldik 15 Temmuza ; dahlin var yada yok. Otoriteler, itiraflar, deliller az yada çok dahliyin olduğu yönünde. Elbette sana destek veren dış mihraklar da vardır. Sen yada sana inanan ihanet ve dalalet içindeki hainler tek başına bu darbeye kalkışmaya cesaret edemezsiniz. Hadi ettiniz, başarılı olamadınız ya çok şükür. Sen şimdi kendine şunu bir sor hele; yaklaşık 255 şehidin ve sakat kalan gazilerin vebalini nasıl ödeyeceksin?
Kandırdığın insanların vebalini nasıl ödeyeceksin? Senin yüzünden adı haine çıkmış onca yıl memuriyet yapmış ve sırf sana inandığı için memuriyetten atılan, atılacak olanların vebalini nasıl ödeyeceksin?
Onurunu iki paralık ettiğin ordumuzun, ayrıştırdığın ailelerin, babası hain damgası aldığı için ömrünce utanç içinde yaşayacak günahsız çocuklarının vebalini nasıl ödeyeceksin?
Ülkeye verdiğin maddi zararı sormuyoruz bile. Bu ülke çok büyük, bu millet büyük bir millet. Maddi tahribat onarılır. Ama verdiğin manevi tahribat ve erozyon???…
Ahhh ülkem ahh…
Sahi hiç düşündün mü? Sen bu ihanetin bedelini nasıl ödeyeceksin. Ölüm sana kurtuluş olur milyonların vebalini ödeyemezsin. Rabbim bu aziz millete ve bu büyük ülkeye yardım etsin. Senin ve işbirlikçilik ettiğin şer odakların şerrinden Yahudi emperyalist güçlerden ülkeyi ve dâhi tüm milletimizi muhafaza etsin. Amin, Amin, Amin
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE